Hayat hep seçimler sunardı insana iyi veya kötü insan olmak için...Aşık olmak için pek fazla insana şans vermezdi. Çünkü gerçek aşk herkesin hak ettiği bir şey değildi,çünkü onu herkes anlayamaz,yaşayamaz,YAŞATAMAZDI.
Pek az insan iyi ve kötü arasından sıyrılıp aşık insan mevkiine ulaşırdı, pek azı yaşatırdı.
Gerisi hikayelere konu olmak bir tarafa gelecek zamanın zamanın hikayesi oluverirdi. Yapacaktık... Olacaktı... Gidecektik...
Bir hikaye zamanı içinde bir hikaye anlatılırdı, gelecek zaman hiç gelmezdi. -miş gibi yaşanmışlıklar içinde -miş'li geçmiş zamana dönüşürdü cümleler.Olmuş,bitmiş,yaşanmış,gitmiş...
ve hatta rivayet olurdu zamanla... Olmuşmuş,bitmişmiş,yaşanmışmış,gitmişmiş...
Miş leri söküp atasın gelirmiş cümlelerinden. Tüm miş'leri alıp Ş'lerin çengellerine asılasın gelirmiş tüm gücünle koparmak için. Baloncuklar saçar gibi saçasın gelirmiş etrafa sonra onları, ciğerlerinin aldığı hava kadar üflemek istermişsin ''MİS'' leri...
Birinci tekil kişiliğin çoğul olsun çoğalsın diye uğraşırken arkanda kalan üçüncü çoğul kişiler birinciliğini çekemez sana takamadıkları kulplar yerine tüm S lerine birer çengel takarlarmış yine,yeniden.
MİS-lerin -miş olunca, HİS-lerini SİS kaplarmış.SİS; PİS insanların sebep olduğu adım atmana engel teşkil eden kara bir bulutmuş, yolun ortasında tek başına, yarım yamalak kaldığın yerde ise yapabileceğin tek şey kelimelerle oynamakmış.